”Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden umutluyum.Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden de mutluyum!”

6 Mart 2010 Cumartesi

DUYGULARA SAHİP ÇIKMAK!


"...İşgalin yarattığı korku, acı ve öfke, geleceğin umudu ve coşkusuyla birleşiyor. Böylesi içsel bir öz-güven ile duygularını ifade ediyorlar. Bu öz-güvenle biz “buyuz” diyorlar. Bu öz-güvenle, geleceğin “kaliteli çocukluk ve kimlikliklerini” kuruyorlar..."
Faiz Cebiroğlu


Duygular, önemlidir. Duygulara sahip çıkmak ve bunları korumak çok önemlidir. Zira duygu / duygular “çekirdeğimizdir”; ve var oluşumuzun kalitesi oluyor. En zor koşullarda, işgal altında, duygularını ifade eden Kürt çocukları böylesi bir önemin bilincine varmışlar. Bastırılmış çocukluk, kimlik ve duyguları kurtarmak için bu bilinçle mücadele ediyorlar. Bu bilinçle, Türkiye’de “sömürge” kafalı aydın, eğitimci ve psikologlara insanlık dersi veriyorlar! Duygularına sahip çıkıyorlar. Önemlidir.

Duygular, önemlidir!

Duygulardan yoksun insan ya da duygularını hissetmeyen insan “taş insan” oluyor. Taş insan, taş insandır. İlkeldir. İnsanlar için zulümdür! Örnek olsun, Orta Asya’dan gelip, Kürdistan’ı, Anadolu’yu işgal eden Cengiz, Timur ve Moğol sürüleri, “taş insanlar” oluyor: Vahşiliktir!

Dünün vahşiliği, bugünde devam ediyor. Kemalist Cumhuriyet’in, Kemalist Cengiz, Kemalist Timur, Kemalist Moğol sürüleri, Kürt halkını hiç bir statüye tabi tutmayarak, onları tarihten silmek için uğraştı, uğraşıyor. Yıllardır insanlar, Kürdistan’da, fiziki ve ruhsal olarak “tutsak” altında tutuluyor. Burada küçük / büyük... hiç bir ayrım yapılmayarak, 7 – 10 yaşlarındaki işgalin çocuklarına, Kürt çocuklarına dahi bombalar atılıyor; üzerlerine panzerler sürülüyor.

Panzerler sürüluyor ama Kürt çocukları; “Panzerler üstümüze kalkar / Armut çiçeğindeyiz” diyor. Duygularına sahip çıkıyorlar. Kuşatılmış çocukluk ve kimlik ortamında, Armut çiçekleri, “çekirdeklerine” sahip çıkıyor.

İşgalin çocukları, Kürt çocukları,“kim olduklarını”, duygularda anlıyor; duygularda hem kendilerini, hem de başkalarını anlıyor.

Duygular, önemlidir. Böylesi zor koşullarda duygulara sahip çıkmak ve bunları korumak önemlidir. Duyguların işgal altında tutulduğu bir ortamda ve yaşanan bunca zulüme karşı, Kürt çocukların kendi duygularını tanıması ve bunları işgal meydanında Kemalist işgalcilerine karşı “sergilemesi” çok önemlidir! Yaratılan korku ortamında “öfkelerini” dile getiriyorlar. Yaratılan korku ortamında, “coşku” ve “umutlarını” sergiliyorlar.

Kemalist Cengiz, Kemalist Timur, Kemalist Moğol sürülerinin işgalin çocuklarına, Kürt çocuklarına saldırmaları bundandır.

Peki nereye kadar?

Baskı, zulüm ve işgal bir halkı susturmaya yeter mi?

Anlaşılan, son Kürdistan sahasında yaşanan ve Kürt çocuklarının başlatmış olduğu “intifada”, Kemalist işgalcilere korkular yaşatıyor.

Ama korkunun ecele faydası yok.

İşgalin çocukları, Kürt çocukları duygularına sahip çıkıyor. İşgalin yarattığı korku, acı ve öfke, geleceğin umudu ve coşkusuyla birleşiyor. Böylesi içsel bir öz-güven ile duygularını ifade ediyorlar. Bu öz-güvenle biz “buyuz” diyorlar. Bu öz-güvenle, geleceğin “kaliteli çocukluk ve kimlikliklerini” kuruyorlar.

Kürdistan’da duygulara sahip çıkmak bu oluyor. Budur.