”Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden umutluyum.Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden de mutluyum!”

26 Şubat 2016 Cuma

Makale sözcüğü..





Faiz Cebiroğlu

Makale sözcüğü...

Çoğu zaman, ”ecnebi” kelimelerden Türkçeye giren 

ve Türkçede kullanılan sözcüklere bakıyorum ve

 hayret ediyorum. Toplumsal bir fenomen olarak, 

lûgat (لغة), dil ister. Dil, Farsçada yürek oluyor. 

Lûgat mı geliştireceksiniz, dil ister: Kalptir! 


Türk Dil Kurumu var ve ne yazık ki, Türk Dil 

Kurumu'nda yer alanlar, dilsizdir. 


Lûgat, dilsizlerle, gelişmez, gelişemez, açıktır. 

Örnek mi, Türkçedir. Türkçenin gelişmesi bir yana, bulunduğu yerden giderek 

geriye gidiyor ve ne yazık ki, ”lûgat” olmaktan da çıkıyor.

Bu girişten sonra, Türkçede kullanılan ”makale” sözcüğünü ele alacağım. 

Makale sözcüğünün kökeni ve tanımını yapacağım. Başlıyorum:

Bir: Makale, Arapçadır. Kavl (قول ) kökeninden geliyor: Söylemek ve demek 

oluyor. 

Ka'lâ (قال): Söyledi, dedi. 

Yakuvlu (يقول): Söylüyor, diyor. 

Böylece, Kavl kökeninden, makale (مقالة) çıkıyor: Söylediği gibi, dediği gibi 

oluyor. 

Makale, bir konuya dair bir fikri, bir düşünceyi, kısa ve öz bir şekilde, ifade 

etmek, söylemek ya da yazmak, oluyor. Makale budur ve sözcük Arapçadır.

Bu sözcük ve diğer sözcükler üzerinde, daha önceleri durmuştum. Zaman 

buldukça, Türkçeye ve Türkçede yanlış kullanılan sözcükler üzerine duruyur ve 

yanlışları ayırmaya çalışıyorum.

Bu, benim için, bir görevdir. Bir pedagog olarak ta zorunludur.

Herşeyin birbirine karıştırıldığı bir Türkiye'de, en azından, lûgat ta, daha temiz, 

daha iyi olmak gerekiyor, diye düşündüm. Ma-kale- dir, demek istedim.

Lûgat mı, dildir. Dil mi, yürek ister.

Türk Dil Kurumu mu, toptan dilsizdir!

Görev mi, Türkiye'de, ilerde, oluşacak bir toplumsal devrimde, ilk iş olarak, 

Türk 

Dil Kurumu'nu kapatmak olacaktır.

Her şey lûgat içindir.

Lûgat, kimliktir.

Lügatsız insanların kimliği mi, yoktur!

Ma-kalem budur. Bunu söylemiş ve yazmış oldum!

Dilsizlere de makalenin tanımını yapmış oldum.

24 Şubat 2016 Çarşamba

”Battal Gazi” Türkçesi...





Faiz Cebiroğlu



”Battal Gazi” Türkçesi...

Faiz Cebiroğlu

Soruyorlar. Türkçede kullanılan sözcükleri soruyorlar. Yine sordular: ”Hocam, 

Türkçede kullanılan ”battal gazi” ne anlama geliyor?”

El-Cevap: Sormakta haklısınız. Türkçenin yüzde 90'nı ”ecnebi” kelimelerden 

oluşması, gerçekten sözcükler karmaşasına yol açıyor. Bu, bir.

İkincisi, Türkiye'de ”Türk Dil Kurumu” vardır, ama dilden ve dillerden 

habersizdir  ve üç: Kelime anlamlarını TDK sözlüğünden bulmaya çalışırsanız, 

karmanın karmaşası olur: ”Battal Gazi”Türkçesi olur!

Bu ne demektir?

Battal ve gazi sözcüklerine bakalım.

Türkçede battal: Kahraman oluyor. Türkçede gazi: Savaştan sağ olarak 

dönenler oluyor.

Hiç ilgisi yoktur; ve battal'dan başlayalım. Arapça yazılışı: بطال kalın t ile 

okunur: işsiz, güçsüz, geçersiz, geçersiz saymak, boş.... anlamını taşıyor ve 

kahramanlıkla ilgisi yoktur.

Gazi. Arapça yazılışı, غازِ : istilacı oluyor. Türkçede kullanılan anlam ile ilgisi de yoktur.

Bunları toplarsak, battal gazi: İşsiz, güçsüz istilacılar oluyor. Bu bağlamda, 

Türkçede, ”battal gazi Türkçesi” geçersiz ve istilâci bir dil oluyor!

Türkçe mi, ”battal gazi ”Türkçesidir!”

Türk Dil Kurumu mu, hem battal, hem de gazidir!

Kahraman nedir? Savaştan ”sağ dönenler” nedir? Sözcüklerin kökenlerinde 

mevcuttur!

El-battal değil, El-batal (Arapçası البطل) . Kahraman oluyor. Kahraman da, 

Farsçadan, Türkçeye geçmiştir.

Gazi mi, Arapçada istilâcı oluyor. Arapçada, savaştan sağ olarak dönenlere, 

”gazi” değil, ”yaralı muharipçiler” deniyor.

Türkçe mi, ”battal gazi Türkçesi” oluyor.

Türk Dil Kurumu mu, bir ”gazi” kurum oluyor!

Bitiriyorum. Türkçeye, Türkçe olmayan bir sözcük ekliyorum. Katıyorum: 

Veteraner!

Bizler hem pratiğin, hem de sözün vetaranıyız!

Savaşın ve dillerin ”muharipleri” biziz, bizleriz.

Hem savaşta, hem de dilde ”kıdemli” olmak zorundayız!