”Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden umutluyum.Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden de mutluyum!”

19 Şubat 2017 Pazar

Haber, haber kûllü haber!




Faiz Cebiroḡlu

12 Eylül 1980. Faşizm. Bazen daḡlarda, bazen de zeytinliklerde saklanıyorduk. Jandarmalar iki de bir köyü basıyor: ”Firari teröristler  varmış bu köyde. Neredeler diye?” soruyorlardı. Böylesi bir ortamda, anadilini konuşmak yasak! Kürtçe yasak. Arapça yasak. Türkçe dışında, her dil yasak. Islık çalmak dahi yasak.

Aradan bir iki hafta geçmiyor. Genelge var: ”Herkes Türkçe öḡrenecek. Tüm Türkiye’de eḡitim seferberliḡi başlatılmış…” diye, köy muhtarı haber veriyor. ”Zorunludur” diyor. ”Herkes, kadın / erkek, Türkçe öḡrenecek”diyor.

Türkçe kursları başlatıldı. Antakya, Dursunlu köyünde. Akşamları ve ilkokulda.

Kurslar,  6 ay sürdü. Kimse Türkçe öḡrenemedi. Bir kaç Türkçe sözcük öḡrendiler. Bu kadar. Yazı dili mi, zaten yok. Arapça yazı dilleri de yok.

Bir gün, Antakya, Dursunlu / Mansurgiller kahvesinde çay içerken, yanıma,  kursa gidenlerden birisi geldi. Ali Baajur!

”Faiz, senin Türkçen çok iyi imiş, senden öḡrenmek istiyorum: ”Özne nedir? Nesne nedir? Fiil nedir….”

Ben de, bunları , nereden duydun, Ali?

”Türkçe kursuna gidiyorum da, oradan duydum!” dedi.

Hemen bir kâḡıt buldum ve bir cümle yazdım: Bak bu öznedir. Bu fiildir. Bu nesnedir….”

Dinledi, dinledi…. Kalktı gitti.

Zaman akıp giderken, çarşaf lakaplı bir dost, evimize kadar gelmiş ve baḡırıyor:

”Fevzi, Fevzi!!!...”

Abim Hayrettin,  kapıyı açıyor.Ne var?

”Türkiye İşçi Partisi’ni eleştiriyorlar, Fevzi’yi de eleştirdiler. Benim zoruma gitti. Gelse, onlara gereken dersi verir…”

Ben de, duydum. Hemen,  ”çarşaf” lakaplı arkadaşla, kahveye indim. Zaten evimizden 5 dakika uzakta!

Bir baktım, Acilciler var. Emeḡin Birliḡi var. Aynı köyden ve sınıftan arkadaşlarım. Yanlarına oturayım dedim. Birisi baḡırdı, Ali Baajur:

”Fevzi, Fevziiii!”

Elinde bir gazete var, Hürriyet ve  ters tutmuş. Ve bana, ”Bak Fevzi, gazete budur: Haber, haber, kûlli haber!....”

Ben de, ”gerçekten Türkçe öḡrenmişsin! Yahu, daha fazla rezil olmadan, gazeteyi doḡru tut ki,  seni gören de, Türkçe öḡrendiḡine inansın!” dedim.

Acilci ve Emeḡin Birliḡi masasına gideyim dedim. Bana:

“Yahu Fevzi, bana, özne, nesne ve fiili tekrar anlatır mısın?” Diye sordu.

Aradan yıllar geçmiş ve ben de bu anıyı yazmş oldum.

Evet, ”haber, haber kûlli haber!”